1857nin baharında New York fabrikalarında tekstil işçisi olarak çalışan kadınlar daha fazla ücret, daha insani koşullar ve eşit haklar peşindeydi. Yüzlerce kadın bir bahar günü uzun çalışma saatlerini, aldıkları düşük ücretleri ve dayanılmaz çalışma koşullarını protesto etmek için greve başladılar. Grev, polis müdahalesi ve 129 kadının yanarak ölmesi ile sona erdi. Bu grevler, bugün 8 Martta kutladığımız Kadınlar Gününün temellerini oluşturmuştur.
Büyük Önder Atatürk, Kurtuluş Savaşı sırasında ve milletimizin en buhranlı dönemi olan Cumhuriyetimizin ilk yıllarında fedakarlıklarıyla yeniden devlet kurmanın yükünü paylaşan Türk Kadınına çağdaş toplumun gerekliliği ve minnetinin sonucu olarak hak ettiği değeri pek çok Avrupa ülkesinden önce vermiş; Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde, Anadolu köylü kadınından daha fazla çalışan bir kadından bahsetmenin imkanı yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu Kadını kadar gayret gösterdim diyemez demiştir.
Dünyada ve ülkemizde, temel eğitim hizmetlerine erişim, kadına yönelik şiddet, cinsel saldırı, toplumsal yaşama katılım, zorla evlilik, okumaz-yazmaz oran gibi birçok gösterge, kadınların ayrımcılık ve eşitsizlik gördüğünü ortaya koymaktadır. Ülkemizde Kadının toplumsal refahını artırma, sorunlarını giderme ve toplumsal bilinçlendirmeye dönük önemli mesafe kat edilmiştir. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesi ile, ülkemizdeki kadınların yaşam kalitelerini artırıcı başarılara imza atılacağını düşünüyorum. Tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlar, sevgi ve saygılarımı sunarım.